Şimdi Tekirdağ'a girdik madem gezmeye başlayalım.
Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'nde taş eserler salonu, arkeolojik küçük eserler salonu, etnografik salon ile birlikte açık teşhir bölümü var. Tarih öncesi birçok kalıntıya şahit olduğumuz müzede Bizans dönemiyle tarihlendirilen ana tanrıça kabı, heykelcikleri, mızrak uçlarını ve süs eşyalarını da görme şansı yakalayacaksınız. Etnografik salonda yakın dönemlerin kesici silahları, Tekirdağ yöresinin kadın ve erkek kıyafetleri ve el işlemeleri karşılayacak sizleri. Açık teşhir bölümü olarak düzenlenen bahçede ise mimari parçalar, lahitler, yazıtlar, heykelcikler ve sütunlar bulunuyor.
Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Vali Konağı Caddesi üzerinde olup, Pazartesi günleri hariç her gün ziyaret edebilirsiniz.
Namık Kemal Evi
Ünlü şair Namık Kemal'in ölümünden sonra; gönüllü halk, okullar ve belediye tarafından yapılmış. 19. yüzyıl Osmanlı mimarisinin tarzını yansıtan ev üç katlı ve 1992 yılında temeli atılmış. Tam bir yıl sonra hizmete giren ve müze olarak görev yapan bina ahşap yapılıdır ve 6 odadan oluşmakta. Ailece İstanbullu olan şair Namık Kemal, Tekirdağ'da doğmuştur. Yatak odasında etnografik eşyalar görmek mümkün ve ünlü şairin kişisel fotoğrafları ile yazdığı eserler Namık Kemal Evi'nde görülmeye değer. Bir şair sever bir şiir severseniz sizin için harika bir gezi planı olacak. Şiirlerden hoşlanmıyorsanız bile döneminden bugüne hala önemini taşıyan bir şairin hayatına tanık olmak sizi fazlasıyla etkileyecek.
Rakoczi Müzesi
Tekirdağ'da birbirine yakın 24 evde yaşamış olan Rakoczi, ölümüne kadar Tekirdağ'da ikamet etmiştir. Yaşadığı evler birleştirilip bir konak görünümü kazandırılmış olsa da; günümüzde bu konağın sadece yemekhanesi gelebilmiştir. Rakoczi'nin ölümünün ardından Macaristan'da bir müze yapılması düşünülmüştür fakat I. Ve II. Dünya savaşlarının çıkmasından dolayı gerçekleştirilememiştir. Bunun üzerine 1931,1932 yılları arasında Macaristan, bir Macar mimarla anlaşıp Rakoczi'nin Tekirdağ'daki evini restore ettirmiş ve müzeye çevirmiştir. Rakoczi Müzesi'nde Rakoczi'nin eşyaları, yaşamı ile ilgili belgeleri, yağlı boya resimleri sergilenmektedir.
Rüstempaşa Camii
1554 yılında Sadrazam Damat Rüstem Paşa tarafından yaptırılan cami Mimar Sinan’ın eseridir. Tekirdağ’ın en güzel camileri arasında. Kesme küfeki taşından yapılmıştır. Tek şerefeli minaresi caminin sağındadır. Giriş kapısı ceviz ağacı üzerine fildişi kakmalıdır. Kapı ve pencere kanatları geometrik motiflerle bezenmiştir. Bahçedeki yuvarlak 5 sütunlu mermer şadırvan Abdülmecit zamanında yapılmış. Doğusundaki kütüphane, hamam, medrese yıkık bir haldedir. Batısında bulunan 6 kubbeli bedesten sağlam olup, 1965 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce restore edilmiş. Caminin Marmara Denizi’ne bakan cephesinde Tekirdağ Valiliği tarafından bedesten hüviyetinde çarşı inşa ettirilmiş.
Tekirdağ'ın gezilmesi gereken en önemli tarihi mekanlarını gezdiğimize göre artık biraz da eğlenmeye vakit ayıralım dimi...
Tekira Alışveriş Merkezi
Bölgedeki en büyük alışveriş merkezi olmakla beraber aslında İstanbul ve diğer illerdeki AVM'ler ile karşılaştırıldığında orta ölçekli kalıyor. İçinde aradığınız hemen hemen her şeyi bulabileceğiniz bir yer. Alt katında arabayla gelenler için kapalı otoparkı
bulunmakta.
Barbare (Barbaros) Bağ Evi
Tesise geldiğimiz andan itibaren kendimizi evimizde gibi hissettiğimiz bir yer Barbare. Gerek ev sahipleri Özcan abi ve eşi Perihan hanım gerekse ismini anımsayamadığım tüm çalışanlar canla başla bizleri memnun etmek için çaba gösterdiler. Üç öğün yemeğin her biri ayrı ayrı çok lezzetliydi. Özellikle körpe yapraklarla sarılmış sarmalar, karides çorbası, dünyanın en hafif kaymağı, Özcan abi kendi yönetiminde her ağız tadına göre ayrı şekilde pişen bonfilelerin lezzetini unutamayacağım. Barbare'nin şahane şarapları başka bir paragraf konusu olmayı hak ediyor. Her damak tadı için ayrı şarap mevcut. Ben şarap gurmesi değilim ama şunu söyleyebilirim: mekana geldiğimiz andan itibaren şarap içmeye başladık ve gece yarısına kadar azar azar içmeye devam ettik.Her türlü şarabı deneme şansımız oldu. Ne baş ağrısı ne de mide ekşimesi yaşadık. Ayrılırken de satın almayı ihmal etmedik. İki kişi giderseniz canınız sıkılmaz ve hoş vakit geçirirsiniz, ama bizim gibi grup halinde giderseniz çok eğleneceğiniz garanti.
Tekirdağ'a ait yediğimiz lezzetleri de anlatmadan olmaz...
Tekirdağ Köftesi
Höşmerim
Tekirdağ Çılbırı
Kıyma, yumurta, maydanoz, taze soğan ile yapılan bu yemek sos ve yoğurtla servis ediliyor. Tekirdağlılar arasında özellikle öğle yemeklerinde çok tüketilen bir yemek olduğunu duyduk ve biz de yemeden geçmeyelim dedik. Yedikten sonra neden bu kadar çok tüketildiğini de anlamış olduk. Kıyma ve yumurtanın mükemmel uyumu damağınızda hiç unutamayacağınız bir tat bırakıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder